22 Ocak 2012 Pazar

Benim Bu Kadınla Sorunum Ne Zaman Bitecek?

E: Efendim?
K: Gelmiyor musun? Seni bekliyorum.

En son ne zaman görüşmüşlerdi? Hatırlamıyordu. Çok özlemişti arkadaşını. Arkadaşını? Aslında aşıktı ona. İlk gördüğü günden beri aşıktı. İlk görüşte aşka inanmazdı o günü yaşayana kadar. Ama göz göze geldikleri ilk an aklından geçip dilinin ucuna gelen ama söyleyemedi tek cümle: Tam isabet, Eros! olmuştu.

O günden sonra hep ona açılmanın yollarını aramıştı. Tam cesaretini topladığı zamanlarda, onun bir ilişkisi olduğunu öğrenmişti. O günden sonra da elinde olan / olmayan bazı sebeplerden ötürü eskisi kadar sık görüşememişlerdi. Üniversite yıllarıydı. İkisi de aynı sene, aynı üniversiteye başlamışlardı. Ama nedense son seneye kadar birbirlerini görmemişlerdi. Son sene tanışmışlardı. Mezuniyet balosuna gitmemişti erkek, onu bir başkasıyla dans ederken görmemek için. Halbuki kız, arkadaşını özlemişti ve bu özel günde onun da yanında olmasını istemişti. Sevgilisine ondan pek çok kez bahsetmiş ama tanıştırma fırsatı bulamamıştı. Bugün tanıştırabileceğini düşünmüştü. Ama erkek ne gelmişti, ne de gelmeyeceğini söylemişti.

Pesimist bir hayat yaşamıyordu aslında erkek. Bölümünü birincilikle bitirmiş, gitmeyi çok istediği New York Üniversitesi'ne ( NYU ) Master başvurusu kabul olmuştu. Bunun mutluluğunu yaşıyordu. NYU hakkında bazı bilgiler aldığından beri orada öğrenim görmenin hayalini kurmuştu. Ve artık bu hayali gerçekleşmek üzereydi.

Kep törenine katılmış ama farklı fakültelerde oldukları için, o telaşlı ve heyecanlı kalabalık içerisinde birbirlerini görememişlerdi. Üniversite mezunu pek çok insan gibi o da en güzel döneminin üniversitede geçtiğini düşünüyordu. Ama öğrencilik onun için bitmiyordu. Kep töreninden 1 ay sonra Amerika'nın New York eyaletine gitti. Bu eyalette çok güzel iki sene geçirdi. Başarılı bir öğrencilik, part time işlerde kazanılan paralar, kısa tatillerde Atlantic City, uzun süreli tatillerde ise Las Vegas'ta geçen zevk dolu günler. Kumar, alkol ve sex. Las Vegas başka ne için vardı ki?

Zevk içinde geçen, bol kazançlı ve hem öğrencilik hem mesleki açıdan başarıyla sonuçlanan 2 yılın ardından, her ne kadar bu lokalde pek çok iş teklifi almış olsa da, memleketine dönüp bir süre ailesiyle özlem gidermeye kararlıydı. Daha sonra kesin dönüş yapacak, gelmeleri halinde ailesini de buraya getirecekti. NYU'dan mezun olduktan sonra bir süre daha Las Vegas'ta kaldı. Son gecesinde " büyük " oynayacaktı. Oynadı da. Ve bu oyunda kazandığı miktar, 2 yıl boyunca kazandıklarından çok çok daha fazlaydı. Türkiye'ye zengin biri olarak geri dönecekti. Son gecesinde, son kumarını oynadığı gibi son bir kez daha yatacaktı Las Vegaslı bir kadınla. Gözleri gazinoyu taradı. Taradı. Taradı... Gözüne kestirdiği kadın tıpkı O'na benziyordu. Bu sefer aşık olduğu kadını ne kadar arzuladığını fark etti. Sevgi cinselliği doğurur. Tam o sırada bir önceki geceyi birlikte geçirdiği kadın yanaştı yanına. Cinselliğin fazlası sevgiyi doğurur. O yüzden bir kadınla asla iki kere yatma!


Aşık olduğu kadın oradaydı. Tek yumurta ikizi gibi. 3 yıl önce onu ilk gördüğü an aklına geldi. 1 sene boyunca üniversitede sık sık görüşmüşlerdi, ama aklından hiç böyle bir düşünce geçmemişti. Sadece o 1 sene içinde değil, NYU'da geçen son 2 senesi boyunca da o kadını hiç arzulamamış hatta bir süre sonra aklına bile gelmemişti. Ama bugün... Bugün o buradaydı. Karşısında. Aynı yüz. Aynı beden. Aşıktı bu kadının Türkiye'deki " ikizine ". Bir süre o kadını izledi. Kadının gülümseyerek bakan gözlerinden cesaret alarak yanına yaklaştı. Önce birer kadeh viski ve sonra yatak odası. Aklında o!

Bir an utandı kendinden. Sırf ona benzediği için bir kadınla birlikte olmak. Böyle düşündüğü için utandı kendinden. Kadını odadan gönderdi. Bir kadeh viski daha doldurdu. Sonra bir kadeh daha. Bir kadeh daha... Geçen 2 sene boyunca hiç haber almamıştı ondan. Bazı arkadaşlarıyla bağlantı kuramamıştı, bazılarıyla bilerek kurmamıştı. Sadece ailesi ve çok yakın 2-3 arkadaşıyla sürekli iletişimde olmuştu. Şimdi tekrar onu düşünüyordu. Kahretsin! Neden bu gece karşısına ona çok benzeyen biri çıkmıştı ki? Beyni yine allak bullak oldu. Acaba nasıldı? Neler yapıyordu? Evlenmiş miydi, bekar mıydı yoksa? Bir ilişkisi var mıydı? Türkiye'ye döndüğünde " Beni neden hiç aramadın? Mail yazmadın? " dediğinde ne cevap verecekti? Belki şuan o da Türkiye'de değildir orada olsa bile belki İstanbul'da değildir diye düşündü bir an.

Kafasındaki sorularla bindi uçağa. 11 saatlik yolculuğun ardından tekrar İstanbul'daydı. Ailesi onu karşılamaya gelmişti. Hiçbir arkadaşı yoktu orada ama ablası, yakın arkadaşlarına haberini vermişti.

İstanbul'daydı tekrar. O iki sene boyunca aşkıyla hiçbir şekilde bağlantıya geçmemişti ama aileleri görüşmeye devam etmişlerdi. Evine döndüğünde annesine sordu onu. " Tam zamanında geldin, evleniyor. Bu hafta sonu düğünü var. Çok sevinecek seni görünce. " Evleniyordu. Halbuki daha gençti, evlilik için erken sayılabilecek bir yaştaydı. Hiç dönmeseydim iyiydi diye düşündü bir an. Ve özlem giderme faslını kısa kesip ABD'ye olan kesin dönüşünü erkene çekti. Düğünden hemen sonra gidecekti. Aradı onu.

E: Hey, benim. Annem söylemiş sanırım geleceğimi. Bir saat oluyor uçağım ineli. Nasılsın?
K: Ya sen ne kadar vefasızmışsın be! Annenden babandan sana hiç vefa bulaşmamış. Hiç aramaz mı insan bir mail bile atmaz mı? Hiç merak etmez mi benim bir arkadaşım vardı şuan nerede napıyor nasıl diye?
E: Haklısın. Ama merak etme telafi edeceğim bunları. ( Telafi etmek mi? Sadece 5 gün kalacaktı İstanbul'da ve bu 5 gün içinde düğün telaşından onunla görüşme fırsatını bulamayacağını biliyordu nasıl telafi edebilirdi ki ? Ve bu laf ağzından nasıl çıkmıştı? )
K: Biraz zor ama umarım edersin. Evleniyorum lan. Düğünüm içine doğdu kaçırmak istemedin o yüzden mi geldin?
E: Başka ne için olacaktı? Zaten düğünden hemen sonra döneceğim. Düğününde piyanist şantörlük yapıp seni kaptırdığım için ağlayacağım ( karşılıklı gülüşürler ) Müsaitsen görüşelim? ( Ne görüşmesi? Bu laflar kendiliğinden dökülüyordu ağzından! )
K: Tamam. Müsait değilim ama özledim seni. İptal ediyorum bugünkü işlerimi. Hazırlanırım yarım saate. Gel al beni evden.
E: Tamam. Yarım saat sonra oradayım.

Bu buluşmayı aslında hiç istemiyordu. Nasıl oldu da kendini kaptırmıştı yine? Evleniyordu. Ondan uzak durmalı beynini arındırmalıydı. Ama yapamıyordu. Şimdi eline onun eski fotoğraflarını almıştı. Hayır! O evleniyor. Sıçma içine her şeyin! Psikopatça bir takıntıydı bu herhalde. Ve sordu kendi kendine: Benim bu kadınla sorunum ne zaman bitecek?

                                                  Yarım saat sonra

E: Efendim
K:Gelmiyor musun? Seni bekliyorum.

Bu sefer ablasına sordu. Abla, benim bu kadınla sorunum ne zaman bitecek? Hiçbir zaman!


( Başlık bir köşe yazısından alıntıdır. )

5 yorum:

Adsız dedi ki...

okurken benim bile moralim bozuldu, içim daraldı:( kolaylıklar diliyorum, oldukça zor olsa da.

Sparrow dedi ki...

suvebeyaz, teşekkürler uydurma bir hikayeydi. Okunmaya değer bulup yorum yaptığın için teşekkürler :)

Adsız dedi ki...

:)
teyy, boşuna mı üzüldüm ben şimdi Sparrow :)

Sparrow dedi ki...

suvebeyaz, hiçbir şey boşuna değildir :D

Adsız dedi ki...

:))
teselli buldum:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...