27 Ekim 2011 Perşembe

Boş Zamanlarımı Değersizleştiriyorum!

Eveeeeeeeeeeeeettt diye konuya giriyorum. Kasım ayında beni bekleyenler: 20 Kasım'a kadar bitmesi gereken 3 proje ( ki bunlardan ikisi direk dersi geçip geçmeme durumunu belirleyecek, bu ikiliye dahil olmayan 3. projemin ise 6 gün sonra sunulması gerekiyor ), 21-30 Kasım tarihleri arasında vizeler, 27 Kasım'da ALES. Oh ne güzel! Peki ben ne durumdayım? Vallaha ALES'ten 4 konu bitirmiş olabilirim tam hatırlamıyorum. Zaten geri kalanların yanında lafı olmaz. Onun dışında her şey 0 modunda. Ve sanırım bundan ötürü azıcık ucundan bir şekilde de değil bildiğin hayvani boyutlarda bir vicdan azabı çekiyorum!

Bu sene üniversitedeki son senem diye, ne staj ne part iş aradım. Programımı mümkün olduğunca boş tutmaya çalıştım. Hem derslere adam akıllı çalışır hem rahat rahat ALES'e hazırlanır hemde son sene sosyalliği yaşarım dedim. Neyse gel görelim ki boş zamanlarım çok olmasına rağmen bu boş zamanları kullanamıyorum. Mesela bugün 2-5 arasında olan dersime girmeyip eve geldim. Vurup kafayı uyudum. Saat 3te uyandım geri. O saatten beri naptım? Hiçbir şey! Ya işin kıl tarafı boş boş oturunca zaman da geçiremiyorum. Sıkıntıdan patlıyorum. Okumak için bir kitap alıyorum elime almamla bırakmam bir oluyor. Soru çözeyim diyorum yok. Film konusunda zaten daha önce bir post yazmıştım değişen hiçbir şey olmadı. ( O günden bugüne sadece bir film izleyebildim: Midnight in Paris. Keyifli bi filmdi falan filan ) Ders çalışmak zaten hak getire. Kalem tutmayı yazı yazmayı unutmuşum. Son zamanlarda en başarılı olduğum konu müzik dinlemek. Bıkmadan usanmadan dinliyorum. Ha bir de burada yazdıklarınızı okuyorum.

Sorun bende olmasına rağmen sonra da çıkıp zaman geçmiyor diye yakınıyorum. Ya ne güzel istediğim boş zamanlara sahibim. Yazın başvurduğum bir şirket olumlu döndü. Part time, haftada 25 saat / 5 gün çalışmamı istediler. Kabul etmedim. Ders çalışmaya vakit bulamam diye. Boş olayım dedim. O zaman çalış dimi? Niye çalışmıyorsun be adam? Yok boş boş hiçbir şey yapmadan zaman geçirmenin zevkli bir yanı olsa eyvallah. Boş gezenin boş kalfası oldum çıktım.



Halimden memnun muyum? Kesinlikle hayır. Peki bunu değiştirmek benim elimde mi? Kesinlikle evet. Peki ben napıyorum? Bu şekilde devam ediyorum.

Mesela bugün de yarım saat öncesine kadar " yeter artık bugün boş boş oturdum ALES'e ne kaldı. Elindeki çayı bitir de çalışmaya başla " dedim kendime. Ve çok kararlıydım çalışmak konusunda. Sonuç? Çayı bitirip buraya geldim. Sıla'dan Vur Kadehi Ustam'ı ve Boş Yere'yi dinleyerek bunları yazıyorum. Ha bide kaç gündür geçmek bilmeyen bir boğaz birde baş ağrım var. Öyle dayanılmayacak türden değiller çok şükür ama azar azar hırpalıyorlar beni. Daha önce hiçbir ağrım bu kadar uzun sürmemişti. Allah sonumu hayır etsin.

Bir yer ile ilgili bir şey okusam, bi haber dinlesem, bişey izlesem olumlu olsun olmasın hiç fark etmiyor oraya gidesim geliyor bide. Neyse ki bu konuda yalnız değilim. Böyle sürekli farklı farklı yerlere gitmek isteyince karar veremiyorum ( dönem dönem çok büyük kararsızlıklar yaşarım onlardan birine giriyorum galiba ) karar veremeyince de hiçbir yere gitmiyorum oturuyorum evimde.

Bütün bunlara ek olarak akşam Beşiktaş deplasmanına çıkıyoruz. Kazanırsak bu moralle yarın hem kitap okurum, hem ALES için 200 soru çözerim, hem 3-5 film izlerim falan filan. Haydi Fener'im, göster gücünü!

Son olarak 3 haftadır beklediğimiz gün geldi. 2 gece sonra zombi olucam. ( böyle yazınca zombi olmadna 2 gün öncesini 3 haftadır bekliyormuşum gibi bir anlam çıktı sanırım ama yok öyle bir şey 2 gün sonrasını bekliyorum merak etmeyin ) Ortaköy sahilde 200'i aşması beklenen bir grupla zombi olup Thriller yapmak çok keyifli olucak. O makyajın silinmesi aşamasında büyük sıkıntı çekeceğime dair bir his var içimde ama neyse. Okulda hangi arkadaşıma söylesem " Allah akıl fikir versin / Lan deli misin? / İşin yok mu oğlum senin / hahahahahahahaha vs vs " karşılıkları alıyorum. Latin danslarına meraklı olan bir kız arkadaşımın bu konuda beni desteklemesi umut ediyordum ki ondan aldığım cevapta " ben gitmem. ama sana yakışır " yönünde oldu. Ne demek istedi onu da anlamış değilim. Neyse zar zor da olsa öğrendiğim Thriller, eş zamanlı yapılan dünya genelinde bir etkinliğe katılmak ve bu etkinliği Ortaköy Sahil'de yapmak... Bunlar benim zevk almam için yeterlidir millet. Siz ne derseniz deyin.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...