Daha öncede dedğim gibi en nihayetinde staja başlayabildim. Gerçi her ne kadar muhasebeci olmak istemediğimden bu stajımın bana uzun vadede faydası dokunmayacak olsa da şu aşamada ileri düşünmekten ziyade kendimi Merkez Bankası ve İMKB stajlarına hazırlayabilecek bir konu olması hayır dememi engelledi.
Stajımın ilk haftasını doldurdum ve önümüzdeki hafta Merkez Bankası’nda staj yaptıktan sonra tekrar Eczacıbaşı Ekom’a dönüp 3 hafta daha staj yapacağım kısmet olursa. Facebook Profilim info kısmına bu stajımı kaydettim. Stajımın üçüncü günü eski kız arkadaşımdan bir mesaj aldım. Stajımın için tebrik edip hayırlı olsun dileklerini iletti, sağ olsun. Büyük bir ihtimalle facebookdan gördü. Ama ne diye benim profilime baktı, ee bilemiyorum artık! Kendisi üyesi bulunduğu bir derneğin gelecek dönem başkanı seçilmiş, tebrik ettim. Ve sanırım ilerleyen zamanlarda benim üyesi olduğum dernekle, onun başkanlığını yapacağı dernek ortak bir projede yer alacak!
Artık hiçbir şey hissettirmediğini rahatlıkla söyleyebilirim ama yine de aynı ortamda sık bulunmak ihtimali çok hoş olmayacak herhalde, ikimiz içinde…
Geçen hafta Ahmet Ümit'in İstanbul Hatırası adlı kitabını okudum. Elinizden bırakamayacağınız sürükleyici bir cinayet soruşturmasını konu alan kitap, cesetlerinin İstanbul'un tarihi mekanlarına bırakılması ve her cesedin eline, önüne bırakıldığı tarihi mekanı yaptıran kişinin bastırdığı veya anısını basılan sikkelerin konmasıyla İstanbul tarihini de gündeme alıp, her gün önünden defalarca geçtiğimiz her seferinde hayran hayran baktığımız onca güzel tarihi yerlerimiz hakkında bilmediğimiz şeyleri bizlere anlatıyor. Böyle zamanlarda hep kendime " İyi ki İstanbul'da doğmuşum, iyi ki bu şehirde yaşıyorum " diyorum. Pek çok insan gibi benimde Avrupa'yı, Amerika'yı görmek, gezmek gibi bir hayalim var. ( Özellikle İtalya konusunda hayvani bir isteğim var ) Nasip olursa Amerika'da MBA yapmak ve MBA'i bitirdikten sonra 2-3 yıl gibi bir süre orada çalışmak istiyorum. Ama hiçbir zaman Türkiye'den hele hele İstanbul'dan kesin ayrılışım olmayacak. Hangi imkanlara sahip olursam olayım burada doğdum burada büyüdüm burada yaşamaya devam edeceğim ve burada öleceğim.
Bütün bunlar olurken dün akşam yakın arkadaşlarımla buluşup Caddebostan’da bir mekana gittik. Yaklaşık 2,5-3 saat beraber takıldıktan sonra geri dönüş yolundayken bir üst sokağımda oturan bir diğer yakın arkadaşım evlerimizin birbirine çok yakın olduğunu keşfettiklerini söyledi. Kendisi kız kardeşi, annesi ve komşularıyla birlikte bahçelerinde yaz keyfi yaparken akıllarına takılmış ve gördükleri binalardan hangisinin benim yaşadığım yer olduğu hakkında bir diyaloğa girmişler. Arkadaşımla bunu konuşurken sağ olsun beni bahçelerine davet etti. Gittim. Sonra arkadaşımla beraber binalara bakarken onun bana “ Bence bu bina “ diyerek gösterdiği binaya “ hayır o değil “ diyerek karşılık verdim. Arkadaşımın kahvesini içip, tatlı muhabbetini ( özellikle Starbucks, Amerika ve kendisinin çalışma ortamı ve kilosu hakkındaki muhabbetlerini ) yaptıktan sonra kalkıp evime geldim. Camdan bakıp “ hangi bina ya bu benim oturduğum yer “ diye dediğimde meğerse arkadaşımla önüne gelip onun bana “ Bence bu bina “ dediği apartmanda oturduğumu, salonumun penceresinden aslında onlarının evini, bahçesini görebildiğimi fark ettim. Ve bunu kendisine mesaj attım. Velhasıl kelam komşu çıktık haberimiz yok :D Gecenin bir vakti camdan bir süre bakıştık sonrada birbirimize “ iyi geceler komşuuu “ diyerekten bakışmalarımıza son verdik.
Geçen hafta Ahmet Ümit'in İstanbul Hatırası adlı kitabını okudum. Elinizden bırakamayacağınız sürükleyici bir cinayet soruşturmasını konu alan kitap, cesetlerinin İstanbul'un tarihi mekanlarına bırakılması ve her cesedin eline, önüne bırakıldığı tarihi mekanı yaptıran kişinin bastırdığı veya anısını basılan sikkelerin konmasıyla İstanbul tarihini de gündeme alıp, her gün önünden defalarca geçtiğimiz her seferinde hayran hayran baktığımız onca güzel tarihi yerlerimiz hakkında bilmediğimiz şeyleri bizlere anlatıyor. Böyle zamanlarda hep kendime " İyi ki İstanbul'da doğmuşum, iyi ki bu şehirde yaşıyorum " diyorum. Pek çok insan gibi benimde Avrupa'yı, Amerika'yı görmek, gezmek gibi bir hayalim var. ( Özellikle İtalya konusunda hayvani bir isteğim var ) Nasip olursa Amerika'da MBA yapmak ve MBA'i bitirdikten sonra 2-3 yıl gibi bir süre orada çalışmak istiyorum. Ama hiçbir zaman Türkiye'den hele hele İstanbul'dan kesin ayrılışım olmayacak. Hangi imkanlara sahip olursam olayım burada doğdum burada büyüdüm burada yaşamaya devam edeceğim ve burada öleceğim.
Bütün bunlar olurken dün akşam yakın arkadaşlarımla buluşup Caddebostan’da bir mekana gittik. Yaklaşık 2,5-3 saat beraber takıldıktan sonra geri dönüş yolundayken bir üst sokağımda oturan bir diğer yakın arkadaşım evlerimizin birbirine çok yakın olduğunu keşfettiklerini söyledi. Kendisi kız kardeşi, annesi ve komşularıyla birlikte bahçelerinde yaz keyfi yaparken akıllarına takılmış ve gördükleri binalardan hangisinin benim yaşadığım yer olduğu hakkında bir diyaloğa girmişler. Arkadaşımla bunu konuşurken sağ olsun beni bahçelerine davet etti. Gittim. Sonra arkadaşımla beraber binalara bakarken onun bana “ Bence bu bina “ diyerek gösterdiği binaya “ hayır o değil “ diyerek karşılık verdim. Arkadaşımın kahvesini içip, tatlı muhabbetini ( özellikle Starbucks, Amerika ve kendisinin çalışma ortamı ve kilosu hakkındaki muhabbetlerini ) yaptıktan sonra kalkıp evime geldim. Camdan bakıp “ hangi bina ya bu benim oturduğum yer “ diye dediğimde meğerse arkadaşımla önüne gelip onun bana “ Bence bu bina “ dediği apartmanda oturduğumu, salonumun penceresinden aslında onlarının evini, bahçesini görebildiğimi fark ettim. Ve bunu kendisine mesaj attım. Velhasıl kelam komşu çıktık haberimiz yok :D Gecenin bir vakti camdan bir süre bakıştık sonrada birbirimize “ iyi geceler komşuuu “ diyerekten bakışmalarımıza son verdik.
Ee tabi bir haftadır sabahın köründe kalkmamı sağlaması için erken yattığım akşamlar bittiğinden ötürü eski günlerdeki gibi sabaha karşı 03,30 sularında yatağa yöneldim. Vallaha çok güzel bir duygu bu :D
Ramazanın gelmesinden ötürü tırsma aşamasındayım. Oruçlu halimle nasıl staj yapacağımı hala kestirebilmiş değilim. İkisini bir arada götürebileceğime dair bir inancım yok ama umarım Allah yardımcım olur.
Bekle beni Merkez Bankası geliyorum!