Az önce bir film izledim: The Adjustment Bureau. Kader Düzenleme Ofisi varmış be! Adam Fawer'da bir kitabında " Zihninizin kontrolü elinizde değil " yazmıştı. Çağan Irmak da bir projesinin reklamını yaparken " İnsanlar plan yaparken Tanrı yukarıdan gülermiş " yazmıştı. Bunun gibi pek çok örnek cümle yazabilir, düşünce bulabiliriz. Öyleyse kesinlkle yönlendiriliyoruz...
Ben bir şeyi düşünürken bunu ben istedim diye mi düşünüyorum yoksa öyle düşünmem istendi diye mi öyle düşünüyorum? Özgür irade var mı? Zihnimin ne kadarını ben yönetiyorum ne kadarı benim kontrolümün altında? ( tamamının olmadığını baştan kabullenmişim be ) Bir arkadaşım hep " olağanüstü bir gücüm olsa bu gücün zihin okuma olmasını isterim " derdi. Bense olağanüstü bir gücüm olmasını olursa da ne olmasını isteyeceğimi pek düşünmemiştim ( cümle düşük oldu idare et artık kafam karışık beynim bulanık ) Ama okuduğum kitaplardan ve izlediğim filmlerden sonra bende kesinlikle insanlarının zihnini okumakla yetinmeyip o zihinleri yönlendirebilmek istedeğimi anladım.
Hep kadere inanmışımdır. Bir şeyin olması gerekiyorsa olacaktır. Bir şeyin yaşanması gerekiyorsa yaşanacaktır. Ama neyin olması, neyin yaşanması gerektiğini bilebilir miyiz? Önceden bunları bilmenin bir yolu var mı? Eğer önceden bunları bilsek müdale edebilir miyiz? Değiştirebilir miyiz? İnsanların kaderini değiştirebileceklerine inanmazdım çünkü kaderimizi önceden bilmiyoruz. Bilmediğimiz bir şeyi de değiştiremeyiz zaten. Ama öbür taraftan yaşamanın güzel yanı ne yaşayacağımızı bilmiyor olmamız, sürekli süprizlerle karşıacak olmamız. Evet evet bu çok güzel. Ben başkalarını bilmem ama kaderimi öğrenmeyi hiç istemem. Ama istediğim şey hiçbir zaman kaderi kabullenmek değil ( tabi kabul edilemez olduğu zamanlarda )
Kabul edemeyeceğim şeyleri değiştirme cesaretini hiçbir zaman yitirmek istemiyorum! Bu gibi durumlarda da kaderimi kendim yönetmek istiyorum. İşi şansa bırakmamak lazım dimi?
Müdale etmeniz gereken bir şeyler varsa müdale edin. Bekleyip de görelim demeyin. Ve unutmayın " yaptığınız bir şeye pişman olmak yapmadığınız bir şeye pişman olmaktan daha iyidir. Birincisinde ' şartlar öyle gerektirdi ' dersin. İkincisinde ise ' keşke '... " Bu sözün doğruluğuna inanarak o kadar çok şey yaptım ki. Olumsuz sonuçlarla karşılaştığımda " Acaba bunları yapmasa mıydım ? / Acaba kimseye söylemese miydim? vs vs " dediğim çok oldu. Ama şuan yaptığım hiçbir şeye, söylediğim hiçbir söze pişman değilim. Ya da bu sözü tutmam, doğru bulup bu söz doğrultusunda hareket etmem istendi diye mi bunları yaptım, yapıyorum, yapacağım?
İçinden geldiği gibi yaşamalısın hayatı. Bilemezsin hiçbir anın son anın olmadığını. Bu yüzden her an yeganedir ve bu yeganelik yüzünden her an kendine has ve özeldir. İçinden geldiği gibi yaşamalısın, hiçbir sızıntı olmamalı. Az önce izlediğim filmde sevdiği kadınla birlikte olmak için hayatını, kaderini değiştirmeyi göze aldı Matt Damon. Çok sevdiğim bir şarkıda geçiyordu " kader güçsüz kalır sevgilim, sensiz ölmeyeceğim " Sadece sevdiğim kişi için değil, istemediğim her şey için kaderimi değiştirmeyi göze alacak cesareti istiyorum kendimde. Ve bazen bu cesareti buluyorum. Kabul etmek istemediğim her konuda. Ama bu mücadeleyi gerçekten yapmak isteyip istemediğimi bilmiyorum. Ve bazen de " neyse ya boşver " deyip istemediğim bir şeyi kabulleniyor, bununla yaşıyorum. Hemde hiç mücadele etmeden! Ya da benim mücadele etmem istenmiyor da o yüzden mi etmiyorum? Veya tam tersi ?
Ben hep içimden geldiği gibi yaşadım. Aslında hep sonrasını düşündüm. Karşılaşabileceğim durumları düşündüm. İçinden nasıl çıkarım diye düşündüm. Olumsuz sonuçları öngörünce konuşmamak, harekete geçmemek istedim. Ama yine de içimden gelen oldu ve olumsuz sonuçlar doğaracağını bildiğim halde içimden gelenleri yaptım, söyledim. Sonrasını sonra düşünürüm dedim. (Bir de İşletme öğrencisi olucam hele hele bir de stratejik yönetimde kariyer istiyorum bu insanların her şeyi planlaması gerekiyor dimi? ) Ya da benim bunları düşünmem istendi diye mi böyle düşünüp hareket ettim. Hatta şuan kahve içiyorum ve neden çay yada kola değil de kahve içiyorum? İçimden kahve içmek geldi. Ya da kahveye mi yönlendirildim? Ve neden şuan aklıma gelen ilk cümle, ilk istek " IQ'mun 200 olmasını ve bu zekayla evrenin var oluşu ve zihinlerin yönlendirilebileceği hakkında çalışmalar yapmak hatta ömrümü buna adamak isterim " oldu?
Saçmalıyorum farklı farklı konulardan bahsediyorum eminim bu bir kompozisyon sınavı olsaydı ve benim 100 alırım umuduyla yazdığım kompozisyona " anca 45 olur bu " diyen Bülent Hocam bunu okusaydı - 2735 puan verirdi herhalde.
The Adjustment Bureau'yı izleyin, Empati'yi okuyun. Allah bizlere değiştireyemeceğimiz şeyleri kabullenme gücü, değiştirebileceğimiz şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu versin inşallah.
19.08.2011
4 yorum:
"Yaptığınız bir şeye pişman olmak yapmadığınız bir şeye pişman olmaktan daha iyidir" Çok takılırım buna, acaba böyle mi gerçekten? Ve ben de çok takılıyorum şu zamanlarda kader olaylarına, hatta bir yazı yazacaktım onla ilgili ama senin yorumuna kısmetmiş :P
İnsan kaderini kendi belirler derler bazen, yani benim verdiğim kararlar mı şekillendiriyor geleceğimi? O zaman kaderimi ben mi belirlemiş oluyorum? Ya da kaderimi ben belirliyorsam, yanlış birşey ya da doğru birşey, yaptığım şey benim kaderimdeki şey oluyorsa, aslında benim aynen bu şekilde davranacağım önceden yazılmış mıdır kaderime? Yani ben belirliyorum sanıp da, aslında hakkaten öyle olup da, belirleyeceğimiz yön de önceden mi belli oluyor o zaman kaderimizde? Daha da türetebilirim anlayamadıklarımı. Kısa(!) keseyim.
P.S.; P.S.yazmaktan sıkıldım
Yine P.S. Yeter Sparrow, bence artık bir süre bu tip kitap ve filmlerden uzak dur da akıl sağlığından olma durduk yere :P
kader olaylarına hakikaten taktım ben ve içinden çıkamadım sanırım böyle kitapları okumaya ve filmleri izlemeye devam edicem belki o zaman çıkarım işin içinden + zaten kaybettiğimi düşünüyorum akıl sağlığımı :D
P.S.: ( P.S. nostaljisi :p )vakti zamanında bizde çok P.S yazdık yazın sıkılmayın hıh :D
Beğenerek okudum,tebrik ederim.. 2 sene önce yamışsın ama tam olarak yaşadıklarımı anlatmış şuanda.
Can Mizanoğlu
Yorum Gönder