17 Şubat 2012 Cuma

Aşk Mahal

Ey Agra! Seni, yarimi, öldükten sonra bile olsa bağrına bastığın için sevdim. Senin en çok gecelerini severim, seni küçük penceremden izlerken... Eskiden seni, karanlığında yarim ile saatlerce süren sohbetlerde bulunduğum geceler için severdim. Şimdi ise içinde barındırdığın mabet, kendi ışığı ile ayı kıskandırıyor diye seviyorum.

Gündüzleri de beni gören duyan olmaz aslında ama insan gürültülerinden kendimle baş başa kalmayı beceremem.

Ey aşkımın yeryüzü tanığı! Bari sen bana göz kulak ol! Sevgilimin, o kıyamadığım saçlarını sen okşa! Öpemediğim dudaklarını sen öp! Dokunamadığım tenini sen koru!

Ey Mümtaz Mahal'im! Kutsal bir anıt gibi karşımda duruyorsun, seni her sabah ve her akşam uzaktan ziyaret eden gözlerimi bir kez olsun sevgiyle sarmıyorsun. Dokunmanı, beni sevdiğini söylemeni özledim. Bu ateş yıllar geçtikçe yüreğimde daha çok büyüyor ve ben her an her namazın arkasından Yüce Allah'tan sana kavuşmayı diliyorum ve gözyaşı döküyorum. Gözyaşlarım eskiden mabedinin içinde senin koynuna dökülürdü, şimdi ise küçük hücremde kendi ellerime dökülüyor!

" Aşıklar yeryüzünde kavuşamaz. " derlerdi, ben sana kavuştum ama sana susuzluğum o kadar büyüktü ki seninle geçirdiğimiz yirmi yıla yakın zaman, bana çok kısa bir an gibi geldi. İşte bu nedenle aşıklar yeryüzünde kavuşamaz. Çünkü kavuşmak zamanı aşmakla mümkündür. Gözlerimi açıp kapayıncaya kadar bitti o büyülü masal!

Ey aşkım! Gözyaşlarımın kana bulandığı gibi gittiğin gün dünyam karanlığa büründü.

Ey kalbimin tek sahibi! Daldığın derin uykudan uyan ve sana verdiğim değeri gör!

Yeryüzü durduğu sürece seni kimse unutamayacak!

Tanrı beni senin yanına aldığı gün, yerin altı kavuşmamızın bayramını kutlarken yerin üstü yüzyıllar sonra bile olsa bize özlem ve şaşkınlıkla bakacak!

Ey bana aşk üzerine bildiğim her şeyi unutturup kendi aşkımızı yeryüzüne yazdıran kadın!

Dünyada kavuştuğumuz gibi ahirette de kavuşmamıza az kaldı.

Oğlumun, beni hapsettiği bu küçük odada, seni görmem için yaptırdığı bu küçük pencerede, her an her saniye sana kavuşmak için bekliyorum.

Karanlığımı aydınlığa, hayatımı yaşama kat! Beni nazik bedeninin ışığıyla aydınlat! Ruhumu al, sakla! Bana kendinden daha çok göz kulak ol! Sana muhtaçlığım gözlerinin kahvesinden değil dudaklarından dökülen bir Allah kelamı, bir sevda yanığı söz içindir...

Ey kalbimin tek sahibi! Bana aşkla ilgili bildiğim her şeyi unutturan kadın! Bana aşkı, kendi aşkımızı yazdıran kadın!

Dudaklarım ismini andıkça hala kanıyorsa bu, aşkımızın kutsallığındandır.

Tanrı; tacını Mümtaz Mahal, gönlünü Khurram eylesin!



Şah Cihan, bu duasından sonra abdestini yenileyip Kur'an okumaya koyuldu...

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...